Overview
Bu hikaye rehberini hazırlarken Steam platformunda Black Mesa üzerine bir Türkçe hikaye rehberi olup olmadığını gözden geçirdim. Araştırmalarım neticesinde, kimsenin bu oyun hakkında bir hikaye rehberi hazırlamadığını fark ettim. Bu vesileyle Black Mesa’nın hikayesini detaylı bir şekilde size aktarmaya çalışacağım. Yazım yanlışları veyahut cümle düşüklüğü için şimdiden mazur görün. Ve bu durumu bildirmekten utanmayın, en kısa sürede size dönüş yapmaya çalışacağım. Bunun yanında hikayede aktardığım noktalarda bir sorun veya hata varsa ayrıca iletiniz, mutluluk duyarım. Bu çalışmayı hazırlarken Youtube üzerinde yer alan, Half Life:Ön Görülemeyen Sonuçlar belgeselini ve Half Life Vikipedi’sini kullandığımı ayrıca belirtmek isterim.
Black Mesa Ön Okuma
Black Mesa oyununu satın almadan önce belki bir ihtimal bu incelemeye göz gezdirdiniz. Ya da oyunu satın alıp ve bitirdikten sonra hikayede aklınıza yatmayan noktalar var. Ama bu noktaları doldurmakta güçlük çekiyorsunuz, işte bu inceleme yoluyla sizin aklınıza yatmayan noktaları açıklamaya çalışacağım. Ama bu noktalara değinmeden önce, oyunu oynamayan kişilerin aklında bir soru vardır; ‘’Half life mı Black Mesa mı oynamalıyım?’’ ama ne yazık ki bu sorunun yanıtı ben de değil. Çünkü bu hikaye rehberini hazırlarken yalnızca ‘’Black Mesa’’ oyununu oynadım. Bundan dolayı Half Life 1 oyunun genel yapısının ne gibi farkları olduğu bilmiyorum. Uzun zaman sonra belki tekrardan Half life evrenine giriş yaparsam, bir ihtimal Black Mesa oyunu yerine Half Life 1’i tercih edebilirim.
Half Life 1 oyununu oynamadığım için tam manasıyla bilmesem de yaptığım araştırmalar gösteriyor ki, Black Mesa oyununda ‘’Xen’’ dediğimiz bölge, Half Life 1’e göre daha uzun tutulmuş durumda. Hatta bu durum bazı oyuncuları rahatsız etmiş durumda olduğu da dikkatimi çekti. Ama yinede bu kısımları da seven de yok değil. Her şeyde olduğu gibi bir şeyin seveni varsa sevmeyeni de oluyor. Bunun dışında görsellik gibi gerekçeleri zaten yazmama gerek yok. O zaten görünen bir gerçek. Half Life 1 oyununda, daha yüksek kontrasta sahip renkler tercih edilmiş. Bundan dolayı nesneleri ve düşmanları fark etmek Black Mesa’ya göre daha kolay olduğu söyleniyor. Ayrıca düşmanlardan saklanmak ve gizlice dolaşmak Half life oyununda daha işe yarayan bir eylemmiş. Bunun dışında ne gibi farklılıklar olduğunu merak ediyorsanız internet üzerinden araştırma yapabilirsiniz. Ama her şeye rağmen genel yapının korunduğu söyleyebiliriz, gönül rahatlığıyla ‘’Black Mesa’’ oyununu oynamayı tercih edebilirsiniz.
Half Life Evrenine Giriş: Black Mesa Nedir?
Herkesin aklında deli sorular oluşturan bu araştırma tesisinin neyin nesi olduğunu anlatmakla başlayalım. Sonrasında, bu araştırma tesisinde ne gibi olaylar yaşandığı konusu üzerinde durulacaktır. Soğuk Savaş döneminin hemen başında yani, 1950’li yıllarda Black Mesa adını verdiğimiz Araştırma Merkezi kurulmuştur. Bu dönemde iki süper güçten biri olan ‘’Amerika’’ bu tesisi inşasını bizzat kendisi gerçekleştirmiştir. Bu tesisin merkezi, New Mexico’dadır.
Bu tesisin ilk kuruluş amacı, ICMB(Kıtalararası Balistik Füze) çalışmalarını yürütmek ve bu füzelerin saklanmasını ve depolanmasını sağlamaktır. Malumunuz o yıllarda, ‘’Soğuk savaş’’ adını verdiğimiz askeri mücadele, iki süper güç olan ‘’Amerika ve SSCB’’ taraflarının birbirleriyle doğrudan savaşa girmesi şeklinden çok, birbirlerine karşı bir güç göstergesi göstermeleri şeklinde gerçekleşmiştir. Bu güç göstergelerinden birisi de; Black Mesa oyununda da gördüğümüz üzere ‘’Kıtalararası Balistik Füze’’ çalışmalarıdır. Daha sonraki süreçte Black Mesa, Kıtalararası Balistik Füze çalışmalarının yanı sıra daha farklı araştırmalar da yönelecektir. Bu araştırma tesisinde iki tip çalışan istihdam edilmektedir. Bunlardan birisi, Bilim personeli bir diğeri ise; Güvenlik personelidir. Her bilim personelinin kendine özgü bir güvenlik izni bulunur. Toplamda 5 izin kademesi vardır. Bizim ana karakter Gordon Freeman’da ikinci kademeden birisidir. Ama bu konuya şimdi girmeyeceğim, yazının kalanında aktaracağım. Diğer istihdam edilen grup ise, Güvenlik personelidir. Güvenlik personelleri tesisin güvenliği sağlayan personellerdir. Black Mesa tesisinde güvenlik büyük bir önem taşır. Her çalışan titizce kontrol edilir ve güvenlik ağı sağlamdır. Tesis sıkı kontrol mekanizmasıyla kontrol altına alınmaktır. Dışarıdan gelen kişilerin rahatlıkla elini kolunu sallayarak girebileceği bir yer değildir. Ayrıca Bu tesis yerin altına inşa edilmiş ve ileri teknoloji silah üretimi ve savunmada önemli çalışmalar yürütmektedir. Ama asıl uğraş alanı, ‘’ maddeler arası ışınlanma teknolojisinin’’ gerçekleşmesine yöneliktir. Black Mesa’nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde, maddeler arası ışınlanma yani bir nevi kısaca, ışınlanma teknolojisi gerçek oldu. Ama bu olayın büyük bir olaya gebe olacağı bilinmiyordu. İkinci kısımda, ‘’Black Mesa Faciası’’ üzerinde durulacaktır.
Half Life: Black Mesa Faciası
Bilim insanlarının Black Mesa’da yürüttüğü çalışmalar neticesinde, ‘’maddeler arası ışınlanma’’ teknolojisi büyük oranda gerçekleşmiş oldu. Bunu izleyen zaman diliminde artık yapmaları gereken tek şey, bu teknolojilerin daha ucuz hale getirmeleri gerekliliğiydi. Tam da bu noktada, yeni ışınlanma teknolojisi yeni bir olaya gebe oldu. İlk kez insanlık ‘’Xen’’ adı verilen gezegende uzaylı formlarının yaşadığı keşfetti. Araştırma ekipleri tarafından gerçekleştirilen bu yeni gezegen, ışınlanma teknolojisinin kullanımının ilk somut örneği olacaktı. İnsanlık tarihinde ilk kez böyle bir şeye tanıklık eden Black Mesa çalışanları büyük bir heyecanla yeni keşfettikleri ‘’Xen’’ gezegeninin ekosistemini ve yaşam formlarını araştırmaya başladı. Eriştikleri sonuçlar gösterdi ki, ‘’Xen’’ bildiğimiz dünyadan çok farklı yaşam formlarının yaşadığı bir gezegendi. Araştırmalar gösterdi ki, ‘’Xen’’ sadece insanlık için yeni bir keşif olmaktan öte insanlığın dönüm noktası olacaktı. Xen’de keşfedilen yeni bir element her şeyi değiştirecekti. Bu elementin keşfedilmesi ile birlikte, insanlık geri dönülemez bir noktaya gelmişti. Çünkü elde ettikleri bu elementle artık insanlığın geliştirdiği maddeler arası ışınlanma teknolojisi çok daha kolay hale geliyordu. Işınlanma teknolojisi çalışmaları yürütülürken, bir yandan da bazı özel elit birlikler Xen’e yollanıyordu, Xen’e giden elit birlikler geri dönemiyor, geri dönseler bile uzuvlarının çoğunu kaybederek dönüyordu. Bu olaylar neticesinde insanlar bir yandan da, Xen’de yaşayan canlı formlarını incelemekten de geri durmuyordu. Artık Black Mesa çalışanları büyük bir adım atmayı başarmıştı. Xen ile Dünyamız arasında hiç durmadan süre gelen bir akış meydana gelmişti. Ta ki günlerden bir gün, Black Mesa yöneticisi eline en saf derecede Xen elementi gelene kadar….
Bu her şeyi değiştirecek olan ilk büyük olaydı. Bu element, esrarengiz ve gizemli bir karakter olan, G-man tarafından Black Mesa’nın yöneticisine verilmişti. Bilinmeyen bu adam her şeyi değiştirecek olan kişiydi. Black Mesa maddeler arası ışınlama teknolojisini çok daha güçlü ve ucuz hale getirmeye çalıştığı su götürmez bir gerçekti. Tam da bu nedenle G-man tarafından verilen en saf derecedeki kristalize Xen Elementini analiz etmeye karar verdiler. Ama bunun gerçekleşmesi için bu kristalize edilmiş elementin, analiz makinesine yerleştirilmesi gerektiğiydi. Bunun için özel olarak M.İ.T’den getirilen kişi Gordon Freeman’dan başkası değildi. Ama her şey bu kristalize edilmiş elementin yanlış çözümlenmesiyle gerçekleşti. Black Mesa’da çalışan bilim insanları analiz makinesindeki ışın çözünürlüğünü olması gereken seviyenin yukarısına çıkardı. Böylece kristalize edilmiş bu elementin yapısını daha kolay öğreneceklerdi. Işın çözünürlüğünün yükseltilmesi büyük bir olaya sebep oldu. Bu olay büyük bir güç açığı ortaya çıkardı. Oluşan bu güç açığına ‘’Rezonans Çağlayanı’’ adı verildi. Ve açığa çıkan bu güç patlaması uzayın dokusunu yırttı ve Dünya ile Xen arasında olmadık boyut lar oluşmasına sebep oldu. Bu dokunun yırtılması Black Mesa tesisinin içinde olmadık geçitler açtıracaktı ve bu olaya ‘’Black Mesa Faciası’’ ismi verildi.
Half Life: Xen’e Gidiş
Black Mesa Faciasının yaşanmasıyla birlikte, Black Mesa tesisinde çalışan çalışanların büyük çoğunluğu hayatını kaybetti. Gordon Freeman kristalize edilmiş bu elementi analiz makinesine yerleştirirken giydiği özel bir kıyafet yoluyla, hasarı büyük oranda azaltmıştı. Ama Freeman asıl düşmanlarından habersizdi. Bu düşmanlar Xen’den açılan geçitler yoluyla Black Mesa’nın içerisine ışınlanan Xen ekosisteminde hayatta kalmayı başaran canlı formlarından başkası değildi. Yaşanan bu yıkım sonrası ne yapacağını bilemeyen Black Mesa tesisi çalışanları yardım çağrısında bulunmak için yer altında bulunan, Black Mesa tesisinin yukarısına yani, yüzeye çıkmanın yollarını aradılar. Bir yandan da Amerikan hükümeti ile Black Mesa arasında görüşmeler sağlanıyor ve Freeman yüzeye çıkmak için bir güvenlik personeliyle birlikte çalışmak durumunda kalıyordu. Her şey Freeman’in yüzeye çıkmaya çalışırken karşılaştıklarıyla başladı. Daha önce hiç görmediği Xen’e ait yaşam formlarının saldırısına uğradılar. Bu olay sonrasında yüzeye doğru ilerledikçe karşılaştıkları düşmanlar yalnızca bu uzaylı formlarından öte, Amerikan hükümetinin özel olarak yolladığı elit askerlerde vardı. Bu elit askerler, Amerikan hükümeti tarafından bizzat Black Mesa tesisine yollanmıştı. Asıl amaçları ise, Black Mesa tesisinde yaşanan olayların üstünü örtmek ve bir şekilde olayın gizli kalmasını sağlamayı amaçlıyorlardı. Ve Bunun için de bu özel birlikler, Black Mesa’da gördükleri her kişiyi öldürmeye başladılar. Ama asıl unuttukları şey, burada yalnızca Black Mesa çalışanları olmadığıydı. Çünkü hiç durmadan Xen’den geçitler açılmaya devam ediyor, bir yandan da bu özel birlikler Xen’den gelen uzaylı formlarıyla baş etmek durumunda kalıyorlardı. Gordon Freeman’ın ilk amacı Xen’den gelen uzaylı formlarını durdurmaktan öte, Xen’den açılan geçitleri durdurmaktı. Bunu gerçekleştirmek için ışınlanma teknolojisi araştırmalarının gerçekleştiği ‘’Lambda’’ kompleksine doğru yol aldı. Böylece Dünya ile Xen arasındaki boyutsal çatlakları durdurabilecekti. Bundan dolayı, Lambda kompleksinde uzaya bir uydu roketi gönderdi. Ama ne yazık ki bu uydu roketi Xen ile Dünya arasındaki boyutsal çatlağı durdurmadı. Hayatta kalmayı başaran bilim adamları, bu boyutsal çatlakları durdurmanın yollarını aramaya devam ettiler. Edindikleri bilgiler ışığında, Xen gezegeninde açılan geçitleri kontrol eden bir yaşam formu olduğunu fark ettiler. Bu yaşam formunun adı ‘’Nihilanth’’ idi. Xen’de yaşayan canlı formlarını kontrol edebilen bu güç, Xen’i egemenlik sahası olarak görmüştü. Ve bu egemenliği genişletmek için dünyayı da kendi bölgesine katmayı amaçlıyordu. Tam da bu noktada, Gordon Freeman hikayeye dahil oldu. Gordon Freeman’in yapması gereken Xen’de yaşayan bu canlı formunu, yani ‘’Nihilanth’’ı durdurması gerektiğiydi. Bunun için Lambda kompleksinde bir portal açıldı ve Gordon Freeman Xen’e doğru bir geçiş sağladı.
Half Life: Xen Ve Nihilanth
Gordon Freeman hiç bilmediği bir gezegen olan, Xen’e bir geçit yardımıyla ilk kez geçiş sağlamıştı. Bu daha önce bu hiç yaşayamayacağı bir olaydı. Zaten Black Mesa yönetimi ışınlanma teknolojisinin hızlanmasını sağlamak adına, Xen’de keşfettiği bir elementin araştırmasını yürütmek için zaman zaman bazı özel elit askerleri Lambda kompleksinde oluşturduğu geçitler yardımıyla Xen’e ışınlıyordu. Gordon Freeman Xen’e adım attığı zaman ilk fark ettiği şey, insan bedenlerinin ’’ headcrab’’ adı verilen uzaylı formlarının kontrol altına girmesiydi Gordon Freeman Headcrab adı verilen bu uzaylı formlarının annesi olan ‘’Gonarch’’ ile yüzleşmeyi başardı. Ve Xen’in egzotik ve bir yandan da tehlikeli yapısında hayatta kalmaya başardı. Ve akabinde, Black Mesa çalışanlarının dahi akıl sıra erdiremeyeceği tehlikeli bir mağaraya giriş yaptı. Karşılaştığı bu mağaradaki egemen güç, ‘’Nihilanth’’dan başkası değildi. Bu egemen güç, telekinetik güçlerle Xen’de yaşayan canlı formlarını kendi kontrol edebiliyor ve onları birer işçi olarak çalıştırıyordu. Bu güç, kendi bedeninde geçitler açabiliyor ve bir yandan da telekinetik güçleri vasıtasıyla uzaylı formlarını tek tek Gordon Freeman’ı öldürmesi için gönderiyordu. Nihilanth aynı Gordon Freeman gibi bu gezegene ait değildi. Başka istilacı bir gezegenden geliyordu. Nihilanth’ın asıl nefreti, Black Mesa yöneticisine G-man tarafından verilen en saf haldeki kristalize maddenin Nihilanth’ın gezegeninden gelmesiydi. Asıl nefreti G-man’idi. Ama insanlık da bundan nasibi alacaktı. Gordon Freeman Black Mesa’da geliştirilen ileri teknoloji silahlarıyla Nihilanth’ı alaşağı etmeyi başardı. Ama her şey burada bitmemişti. Çünkü bir yandan Amerikan hükümeti Black Mesa tesisini yok etmeyi amaçlıyordu ve bunu gerçekleştirmek için merkezin belli noktalarına özel birliklerce bombalar yerleştirilmişti. Bu bombaların patlamasıyla birlikte, Black Mesa Araştırma Tesisi New Mexico çölünün dibine gömüldü. Amerikan hükümeti bu olayı, çöle düşen bir meteordan kaynaklı olduğunu söyledi ve olayın üstüne örttü. Gordon Freeman Nihilanth’a karşı zaferinden sonra, Black Mesa Yöneticisine en saf haldeki kristalize maddeyi veren G-man ile karşılaştı. G-man Gordon Freeman’a bir iş teklifinde bulundu. İş teklifine göre, Gordon Freeman’i uzun zaman sürecek bir uykuya yatırılacaktı. Uyandığında ise hiç bilmediği bir zaman diliminde uyanacaktı. Böylece insanlık kurtulacaktı ve Gordon Freeman bu teklifi kabul etti. Bu olaylar netisinde, Black Mesa kazasından yalnızca 11 kişi hayatta kalmayı başardı.
Half Life: Kapanış
Bu İncelememde öncelikle dikkat ettiğim nokta, yalnızca ilk oyunu kapsamış olmasıdır. Half Life 2 üzerine herhangi bir inceleme ya da hikaye rehberi hazırlarsam şayet ayrı bir rehber açıp öyle anlatmayı düşünüyorum. İki oyunu da oynamış biri olarak; ikinci oyunu yani, Half Life 2’in ilk oyunun üzerine çok şey kattığını düşünüyorum. O yüzden onu mutlaka ayrı bir başlıkta incelemek gerekir. Bu rehber çalışmasını hazırlarken rehberin başında da yazdığım gibi kullandığım kaynak şudur;