Divinity: Original Sin 2 – Definitive Edition Guide

DIVINITY ORIGINAL SIN 2 İngilizce-Türkçe sözlük for Divinity: Original Sin 2

DIVINITY ORIGINAL SIN 2 İngilizce-Türkçe sözlük

Overview

İngilizcemi geliştirmek adına bu oyunda karşıma çıkan anlamını bilmediğim kelimeleri çeviriyorum. Siz de İngilizce öğrenmek sağda solda çeviri aramak istemiyorsanız bu oyun ile İngilizcenizi geliştirmeye bakın. Ben hazırladığım bu sözlük ile sizlere yardımcı olmaya çalışacağım. Sizlere tavsiyem oyuna başlamadan önce sözlükteki kelimeleri bir word dosyasına kopyalamanız ve ctrl + f kombinasyonu ile kelimeleri aratmanız. Daha da önemlisi kelimeleri günlük bir kere okumanız cümlelere bakarak kelimelerin anlamlarını cümlenin gidişatına göre anlamanıza olanak sağlar. Çevirdikçe rehberi güncelleyeceğim. Bunun ardından Disco Elysium oynamak istiyorum hediye ederseniz memnun olurum.

DIVINITY ORIGINAL SIN 2 Türkçe-İngilizce sözlük

DIVINITY ORIGINAL SIN 2 DICTIONARY
1 – shake : sallanmak
2 – tail : kuyruk
3 – collar : yaka/tasma
4 – deck : güverte
5 – leash : tasma
6 – relocate : yeniden yerleştirmek
7 – meantime : bu arada
8 – quarters : karargah/kışla/çeyrek
9 – lean in : yaslanmak
10 – whisper : fısıldamak
11 – below : altında
12 – suffer : acı çekme/zarar görme
13 – fatal : ölümcül
14 – encounter : çarpışma/karşılaşma/dövüşme/tesadüf
15 – pull : çekme/çekiştirme
16 – futilely : boşuna
17 – demand : talep
18 – hoist : kaldırma(şarap bardağı)/yük asansörü/vinç
19 – pint : büyük bira bardağı
20 – sailing : denize açılma/yelken
21 – merely : sadece
22 – plain : açık(deniz)/sade/yalın
23 – lips : dudaklar
24 – index finger : işaret parmağı
25 – scrutinising : inceleme
26 – gander : bakış/göz atma/ahmak/kaz
27 – befuddled : şaşkın/kafası karışmış
28 – generous : cömert
29 – sedative : yatıştırıcı
30 – gather : bir araya getirme/toplama
31 – wits : fikir
32 – eventually : sonunda/sonuçta
33 – route : güzergah/rota
34 – await : beklemek
35 – particularly : özellikle/bilhassa
36 – sight : görüntü/manzara/görme
37 – burns me up : beni yakıyor (üzüyor)
38 – captor : esir alan kimse
39 – inform : bildirmek/bilgi vermek/ihbar etmek
40 – desperate : umutsuz/çaresiz
41 – daylights : gün ışığı
42 – mirthless : neşesiz
43 – duty : görev
44 – stir : hareketlenme/karıştırmak/hapishane
45 – indisputable : tartışılmaz (indisputably : tartışmasız)
46 – shrug : omuz silkme
47 – trick : hile/numara/oyun
48 – master : usta (mastered : konuya hakim)
49 – clam up : saklamak
50 – nod : başını sallamak
51 – snitch : ispiyonlamak/hakkında bilgi vermek
52 – knuckle : eklem/boğum
53 – tuck : sıkışmak (tucked : sıkışmış)
54 – spod : adi/şerefsiz
55 – lazily : tembel
56 – rolling : yuvarlanma
57 – dice : zar
58 – surface : yüzey/üst
59 – barrel : varil
60 – cackling : kıkırdama
61 – chuckles : kıkırdamalar
62 – bet : bahis
63 – fate : kader
64 – frown : kaşlarını çatmak
65 – entrails : bağırsaklar/iç organlar
66 – merest : en az olan
67 – hint : ipucu
68 – coy : nazlı
69 – though : rağmen/gerçi
70 – flesh : et
71 – tongue : dil
72 – extend : uzatmak
73 – vigorous : güçlü
74 – stroke : çarpma/darbe/inme/felç
75 – efficient : becerikli/verimli
76 – grooming : hazırlık/tımar
77 – cellar : mahzen/bodrum/kiler
78 – lay : yatmak/koymak
79 – wakeful : uykusuz/uyanık/tetikte
80 – rather : daha doğrusu/aksine/
81 – lovingly : sevgiyle
82 – dank : nemli/rutubetli/ıslak
83 – stare : bakmak/♥♥♥ ♥♥♥ bakmak/gözünü dikmek/hayretle bakmak
84 – ground : zemin
85 – spice : baharat
86 – embarrassed : utanmış
87 – admit : kabul etmek
88 – wide-eyed : gözleri fal taşı gibi açılmış
89 – wide : geniş
90 – snap at : kaba davranmak/saldırmak
91 – snap : ani/aniden/çatırdamak
92 – pats :
93 – consoling : teselli (consolingly : teselli ederek)
94 – lick : yalamak/üstesinden gelmek
95 – appetising : iştah açıcı
96 – saucy : şımarık/sulu/sırnaşık
97 – clues : ipucu
98 – sob story : ağlama hikayesi
99 – rotten : çürük/kokuşmuş/berbat/rezalet
100 – reassure : güvence vermek
101 – hung : asılı
102 – insufferable : dayanılmaz
103 – cattle : sığırlar/insanlar
104 – scruffy : kirli/pis/dağınık
105 – lounge : uzanmak/tembellik
106 – against : karşısında/karşı
107 – scarred : yaralı
108 – fold : katlamak/kat (folded : katlanmış)
109 – sly : kurnaz
110 – across : karşısında/öbür tarafında
111 – notice : farkına varmak/dikkat
112 – straightens : düzeltmek/doğrulmak
113 – beckons : çağırmak
114 – tramp : serseri
115 – adjust : ayarlamak/düzeltmek
116 – sharp : keskin/sivri/kesici
117 – tug : gayret/çekiş/çekme
118 – balance : denge/dengeleme/düşünmek
119 – wink : göz kırpmak
120 – pinches : sıkmak/tutam/çimdik
121 – hock : rehin
122 – phlegmy : balgamlı
123 – gobbet : lokma/parça
124 – sullen : somurtkan
125 – settle : yerleşmek
126 – glowere : kızgınlık
127 – optimal : en uygun/ideal
128 – pity : acıma/yazık
129 – draw : çizmek
130 – throat : boğaz
131 – elaborate : ayrıntılı/özen göstermek
132 – grain : tanelemek
133 – subordinate : ikincil/ast
134 – glances : bakış/ima/göz gezdirmek
135 – intensity : gerilim/yoğunluk
136 – pointed : sert/keskin/sivri
137 – shame : utanç/ayıp/yazık
138 – sheer: düpedüz/tamamen/şeffaf/sırf
139 – annoyance : sıkıntı/baş belası/kızdırma
140 – acquaintance : tanıdık/tanışma/tanıma
141 – eager : istekli/hevesli
142 – vessel : gemi/tekne
143 – conspiring : komplo/gizlice anlaşmak/birlik olmak
144 – bee : takıntı/bal arısı
145 – bonnet : başlık
146 – scrawls : karalamalar
147 – illegible : okunaksız
148 – tiny : çok küçük/ufacık
149 – scowls : kaş çatma/sert bakış
150 – stow : istiflemek
151 – voluminous : hacimli/çok büyük
152 – robe : elbise/kaftan/bornoz
153 – pantomime : sessiz tiyatro/pandomim
154 – slave : köle
155 – supper : akşam yemeği/hafif akşam yemeği
156 – finer : çatal kuyruklu balina
157 – fare : gıda/ücret
158 – root : kök/kaynak
159 – rot : çürümek/bozulmak (rotten : çürük/çürümüş)
160 – tubers : yumru kök
161 – indignity : aşağılama/rezalet
162 – honeyed : ballı/tatlı/yüze gülücü
163 – feast : ziyafet/bayram/şölen
164 – register : üye girişi/sicil/kütük
165 – magister :
166 – corpse : ceset/kadavra/ölü
167 – loose : gevşek/serbest/bol/üstünkörü/yarımyamalak
168 – sorted : sıralanmış
169 – haughtily : küstahça
170 – interrogate : sorgulamak
171 – fellow : aynı tür/dost/arkadaş
172 – shackle : kelepçe
173 – mutiny : isyan
174 – subdue : boyun eğdirmek/zorlamak/baskı yapmak
175 – satisfaction : tatmin/memnuniyet/hoşnutluk
176 – precisely : kusursuz olarak/kesinlikle
177 – sullen : suratsız/somurtkan/kapalı
178 – rough : kaba/pürüzlü/sert
179 – folks : insanlar/arkadaşlar/millet
180 – reckon : hesaba katmak/saymak
181 – hound : av köpeği
182 – paw : pati/pençe
183 – snout : burun
184 – scratch : kaşımak
185 – wince : çekinme/ürkme
186 – draw blood : kan almak (oyunda burnundan içine çekmek olarak kullanılıyo)
187 – snarls : hırıltı/homurdanma/kargaşa
188 – prickle : diken diken (tüy)/sivri uç/karıncalanma
189 – lunge : hamle/saldırma
190 – lowers : düşürmek/indirmek/alçaltmak
191 – sneeze : aksırık/hapşırma
192 – whine : sızlanmak/mızmızlanmak
193 – divine : ilahi/kutsal (divine grace : ilahi lütuf)
194 – grace : lütuf/zerafet/merhamet
195 – circle : çember/halka
196 – reache : ulaşmak
197 – toward : -e doğru/karşı/yönünde
198 – companion : yoldaş/arkadaş
199 – blink : kırpmak/göz kırpmak/göz yummak/görmezden gelmek/göz ardı etmek/nazar
200 – motion : hareket/önerge/devinim/teklif
201 – destruction : yıkım/imha/öldürme
202 – wave : dalga/el sallama/el hareketi
203 – chant : şarkı söylemek/dini şarkı/ilahi söylemek
204 – gibberish : abuk sabuk söz/saçmalık/anlamsız
205 – rip : sökmek/yırtmak/koparmak
206 – banshee : ölüm perisi
207 – swarm : oğul vermek/toplanmak/kaynaşmak/çoğalmak/yığılmak
208 – cower : çömelmek/korkudan sinmek
209 – persuasion : ikna/inandırma
210 – weaklings : zayıflıklar/zayıf kimse/cılız hayvanlar
211 – ink : mürekkep (inked : mürekkepli)
212 – isle : ada/adacık
213 – deliver : teslim etmek/iletmek/dağıtmak
214 – condone : affetmek/göz yummak
215 – beat : dövmek/vurma (beaten : dövülmüş)
216 – shut : kapalı/içeri almamak/
217 – trap : tuzak/kapan/hafif araba
218 – dwarve/dwarf : cüce/küçük insan
219 – rope : ip/urgan/halat
220 – avail : fayda/kar/yarar
221 – yank : birden çekmek/çekmek
222 – tentacle : dokunaç
223 – coward : ödlek
224 – bellied : köbekli
225 – trembles : titriyor
226 – beneath : altında
227 – disembodied : bedensiz/ruhani
228 – angle : görüş açısı/açı/saptırmak
229 – inspecting : teftiş (inspection : muayene/kontrol)
230 – crown : taç/tepe
231 – spot : yer/nokta/sahne (in game : görüyor)
232 – screw up : berbat etmek/yükseltmek/artırmak
233 – peer : akran/emsal/yaşıt
234 – peers into it : ona bakıyor
235 – shatter : kırmak
236 – polymorph : dönüşüm
237 – summoning : çağırma
238 – finesse : beceri/incelik
239 – vitality : canlılık/güç
240 – shiv : keskin
241 – of sorts : sözde/sözüm ona
242 – branch : dal/kol/şube

Devamı

[link]
243 – blast : köpürme/öfkelenme/cümbüş (blasted : patladı/lanet olası/allahın belası)
244 – teeming : dolu/boşalmak/
245 – quercus : ?
246 – wrath : öfke/gazap
247 – sense : duyu/kanı/his/anlam
248 – cunning : marifetli/kurnaz/tilki gibi/şeytan
249 – accuse : suçlamak/itham etmek
250 – acorn : meşe palamudu
251 – rodent : kemirgen/çekirge
252 – wave the ……. away : sallamak/umursamamak
253 – steed : at/binek
254 – march : uygun adımla yürüyüş/marş/sınır/hudut/mart
255 – confidence : güven
256 – onward : ileriye
257 – venture : girişim/teşebbüs/cüret
258 – post-haste : alelacele
259 – gaze : ♥♥♥ ♥♥♥ bakmak:bakış/gözünü dikmek (gazing over : bakmak)
260 – steady : istikrarlı/tiremez/sabit/sürekli
261 – malcontent : şikayetçi/hoşnutsuz
262 – recognise : tanımak/çıkartmak/farketmek/farkına varmak
263 – heartily : yürekten/içten/samimi/iştahla
264 – greet : selamlamak
265 – wreck : enkaz/yıkıntı
266 – remark : açıklama/belirtmek/yorum yapmak
267 – shade : gölge/gölgelik
268 – ease : kolaylaştırmak/hafifletmek
269 – graceful : zarif/ince/vakur
270 – duellist : düellocu
271 – smouldering : için için yanan
272 – embers : sönmekte olan ateş/köz
273 – sizzle : cızırtı
274 – disgruntled : hoşnutsuz
275 – aid : yardım
276 – dreadful : korkunç/tüyler ürpertici
277 – hold : ambar/gemi ambarı/tutunma
278 – gratitude : şükranshimpose
279 – salute : selamlamak
280 – bob : fiil : sallamak/aşağı yukarı sallamak /// isim : şilin/saç lülesi/kesik kuyruk
281 – bow : eğilmek/yay/prova
282 – idly : tembel tembel/boş boş
283 – scoff : alay etmek/dudak bükmek
284 – further : daha fazla/daha ileri
285 – condescending : küçümseyen/lütfeden
286 – evident : apaçık/belirgin
287 – consciousness : bilinç/şuur/zihin
288 – vast : muazzam/geniş/uçsuz bucaksız
289 – infested : istila edilmiş
290 – wasteland : çorak/boş arazi
291 – tranquill sakin
292 – lap tur/etap/kucak
293 – mighty : güçlü/kuvvetli/muazzam
294 – dot nokta/benek
295 – shimmering : parıltı/pırıltı
296 – grandiloquent : ihtişamlı
297 – pose : poz/duruş/tavır
298 – deflates : söndürmek/düşürmek/havasını boşaltmak
299 – taming : evcilleştirme
300 – grandeur : ihtişam/görkem
301 – snag : takılma/bunama
302 – riveting : perçinleme
303 – tend : yatkın olmak/bakmak (tend to : eğilimi)
304 – bush : çalı
305 – frivolous : anlamsız/alçakça
306 – luggage : valiz/bagaj
307 – acute : keskin/dar

Bundan sonrası?

Buraya kadar sözlüğünü yaptığım bölüm oyunun 3 4 saatlik kısmıydı. Buradan sonra genel olarak kelimeler tekrar etmeye başladı (Hayatınız boyunca sadece 1 kere görebileceğiniz betimlemeler haricinde). Bundan sonrası için elinize telefon almanızı ve google çeviriyi açmanızı öneriyorum.

Kolay gelsin iyi oyunlar.

Bundan sonra Disco Elysium oynamak istiyorum. Dilenci değilim ama hediye ederseniz memnuniyetle kabul ederim. Teşekkürler şimdiden.

SteamSolo.com