Overview
Hikayeyi Türkçe Rehber Bir Şekilde Bulamadığım İçin Yazdım
Outlast
Hikaye Şöyle Başlıyor…
Miles Upshur olarak Mount Massive Akıl hastanesine orada olan bitenleri araştırmak için geliyoruz
İçeri girdikten sonra bulunduğumuz odadaki elektrikler kesiliyor ardından kameramızın gece görüşünü kullanarak odadan çıkıyoruz çıktıktan sonra 2. sağ odadaki havalandırma boşluğundan ana salonun 2. katına varıyoruz oradaki kilitli olmayan tek kapı (kütüphaneden) içeri giriyoruz ve tavandan sarkan ölü bir beden bizi karşılıyor ardından o odada yaralanan bir Amerikan askeri ile konuşuyoruz durumu cidden çok ağır ve son nefeslerinde bize burada yaşananlardan bahsediyor Akıl hastaları vs. Ardından ölüyor. O Odadan korkarak çıkıyoruz… oda ne ? Chris Walkeri görüyoruz ama o bizi görmüyor bir odaya giriyor ardından kapı kilitleniyor yolun devamında bir dolabın düştüğü küçük bir aralık var oradan geçmeye çalışırken Chris Walker bizi fark edip aşşağı fırlatıyor ve öldüğümüzü düşünüyor *Bayılıyoruz*. Ayıldığımız zaman yanımızda Din Adamı Peder Martin bizi buluyor ve Tanrının bir çağırısı olduğunu düşünüyor ve tekrardan bayılıyoruz.. Tekrardan ayıldığımızda odada Martini bulamıyoruz güvenlik odasına gidiyoruz ve kartı Alıyoruz Kartı aldıktan sonra güvenlik odasına girip Güvenlikten ana kapının kilitlerini açmaya çalışıyoruz’ki *Peder Administration Odasından Elektriği Kesiyor* Bodrum katına inip 3 Yan Kol Ve 1 Ana Buton Olmak üzere jenaratoru açmaya çalışıyoruz. Jenaratoru açıp elektriği tekrar sağlayınca yeniden güvenlik odasına gidiyoruz
Ana Kapıyı tam açacakken Peder Martin arkadan bize bir iğne batırıyor ve bizi bayıltıyor. Uyandığımızda bir hücrede buluyoruz kendimizi ardından zararsız bir akıl hastası tarafından hücremizin kapısı açılıyor. Ardından Orada bulunan rastgele bir hücrede bir delik buluyoruz delikten bir üst kata çıkıyoruz oradan sonra. Bir butona basıyoruz ve karşımıza Chris çıkıyor arkamızda açılan boşluktan havalandırmaya kaçıyoruz. Orada çıkan yangın sonucu Chrisin öldürdüğü Hastaların cesetlerinin üzerine düşüyoruz. Christe o kata geliyor ve bizi yakalamaya çalışıyor. Christen kurtulduğumuzu sanıp vanaları kapatıp Erkekler koğuşunu inmeye hazırlanırken Chris Vanaların olduğu mekanda tekrardan karşımıza çıkıyor ve tekrardan zorda olsa atlatıyoruz. Uzunca bir merdivenden aşşağı iniyoruz orada bizi yakalmaya çalışan bi deliyi kolay yollarla atlatıyoruz. Ardından Bizi 3-4 Kişilik bir grup kovalıyor bu kovalama epey uzun sürüyor ancak sonunda kurtuluyoruz. Haha muhtemelen burada herkes büyük bir oh çekmiştir ancak sürpriz. Oradan çıktığımız ufak asansör gibi bir yer var. Karşımızda hiç görmek istemeyeceğimiz biri var. Richard Trager deli bir doktor önce bizim kafamıza okkalı bir tokat atıyor ardından bizi tekerlekli sandalyeye bağlıyor ve hastanenin içerisinde ufak bir tur attırıyor bu arada Çıkış kapısının yanında * Gitmek İstermisin? Hayır mı Pekii * diyerek dalgasınıda geçiyor . Ardından odasına gidiyoruz hepimizin midesini bulandıran Miles’ı kusturan o an geliyor Milesın 2 parmağını kesiyor. Richard odadan çıkıyor ve çıkarken burada kal seni öldürmeye geleceğim gibisinden birşeyler diyor. Tekerlekli Sandalyeden Mouse’ımızı Sağ Sol yaparak kurtuluyoruz (Not : Bu Eski Sürüm Yenisini Henüz Oynayamadım Eski Sürümlerde Sağ Soldu ) O Katta Orada bir asansör var Asansörün anahtarını bulup çalıştırıyoruz tam çalıştı derken 3-4 sn sonra Richard asansörü Bahçe makası ile delerek giriyor orada yumruklu bir tartışma yaşanıyor. Richard asansöre sıkışarak yaşamını yitiriyor. Tamam gayet uzun olduğunu düşünüyorum Biraz Üstünkörü geçeceğim buraları. Asansördeki boşluktan çıkıyoruz Peder bizim yaşadığımıza seviniyor bahçeye çıkmaya çalışıyoruz ama yangın var . Yangını söndürmek için vanaları açıcakken sürpriz. Tekrardan Chris Walkerla aynı odadayız. Bir şekilde açıp atlatıyoruz Bahçedeyiz. Bahçedede Yakalanıyoruz Chris Tekrardan peşimize düşüyor. Kurtuluyoruz. 3 Bataryaya ihtiyacımız var bu bataryalarla güvenliğin cesedini kart için kurtarmaya çalışıyoruz oradada akıl hastası var ve bize saldırıyor. Başardık ama Cesed Aşşağı düşüyor gene bir uğraşla alıyoruz kartı. Ardından Peder Martini bulma görevimiz Başlıyor. Ne yazıkki buluyoruz Ama Peder bunlardan dolayı üzgün ve acı dolu bu nedenlede Kendini yakar öldürüyor ikizler ve pederin adamları burada bize zarar vermiyorlar. Bir şekilde Ana Salona iniyoruz Asansörle ama Asansör durmuyor Durmak bilmiyor. *Tak* Asansör durdu İniyoruz ve Walraiderin Bulunduğu kısımlar. Wallraiderin Yaratıcısı ama babasıda olarak bilinen adam ( Adını hatırlayamadım Affınız olsun ) Onunla konusuyoruz buradan çıkamayacağımızı söylüyor. Ardından kapı açılıyor. Wallraiderin Hostu Billy Hope’un Yaşam formlarını kesiyoruz bu arada Billy Hayatta kalmak için Wallraideri bize saldırtıyor. Ancak Sonunda Billy Ölüyor Ve Walraider odada Yaşama tutuna bileceği tek Canlının İçine Giriyor ** Miles Upshur** Ardından çıkmak için asansöre doğru yöneliyoruz ve baya kötüde olsa tekrardan bir sürpriz. Askerler Walraiderin yaratıcısı Askerleri arıyor ve bizi deli sandıkları için vuruyorlar. Ölüyoruz yada öldüğümüzü sanıyor. Ekran Kararıyor. Çığlık sesleri ama Milesin değil çünkü birden fazla çığlık sesi.