This War of Mine Guide

"Yakın Gelecekte Lazım Olmasa Bari" Rehberi for This War of Mine

“Yakın Gelecekte Lazım Olmasa Bari” Rehberi

Overview

This War of Mine ilk çıktığında YouTube üzerinden bazı tanıtım videolarına göz atmıştım ve atmosferini çok sevdiğim bir oyun oldu. İlk fırsatta satın aldım ve daha ilk oynayışta 40.günü görüp, hayatta kalmayı başardım. Fakat bunca kısa bir deneyim bana yetmedi tabi. Tekrar başlayacağım nasılsa, daha bilgili olayım diye birçok rehber okudum, walkthrough izledim ama gördüm ki benim oynayışımla yakından uzaktan alakası yoktu. Daha ilk denemede başarılı olmamı bazı spesifik nedenlere yoruyorum. Sizlerle bunu paylaşmak istiyorum.

Başlarken…

Şahsen benim izlediğim en güzel oyun fragmanlarından biriydi. Buraya mutlaka koymalıydım. 2014 yılından beri oynadığım nadir oyunlardan biri This War of Mine. Her girdiğimde atmosferi beni içine almayı başarıyor. Geç de olsa bir rehber yazmak istedim bu harika oyun için.

Konu itibariyle 1992-1996 yılları arasında modern tarihte görülen en uzun şehir kuşatmasının yaşandığı Saraybosna’dan yola çıkarak yapılan bir oyun olduğu söyleniyor. Kuşatma altında kalan şehirden kaçamayan ya da belirli sebeplerle şehri terk etmeyen bir grup insanın savaş esnasındaki mücadelesini yönlendiriyoruz. Savaşa “siviller” cephesinden bakıp aldatmak, çalmak ve hatta kimi zaman öldürmek pahasına da olsa hayatta kalmaya çalışıyoruz. Gerçekten savaşın bu perspektifini göstermesi sebebiyle dahi sevilecek bir oyun bence.

Ayrıca oyunu oynadıktan sonra bu tarihsel olayı daha detaylı öğrenmek istedim ve 2009 ilk basımlı “Sarajevo Under Siege” diye bir kitap okudum. Türkçe çevirisi var mıdır bilemiyorum ama yazarı Ivana Maček. Mutlaka araştırmanızı öneririm. Önce oyunu oynayın, sonra bu kitabı okuyun.

Savaşta İlk Hafta

Öncelikle söylemeliyim ki ilk hafta hakikaten çok önemli. Kapıya gelen takasçıdan, ilk malzemelerin yapımına, gece uğranacak yerlere kadar.

Önce yağmalama işinden bahsedelim. Haritada nerelere hangi sırayla gitmek gerekiyor?

Oyunda belli bir süre geçtikten sonra ya kardan ya da savaşın yoğunluğundan ulaşamadığınız yerler olacak. Doğal olarak ilk açılan ve sığınağa en yakın, en güvenli olan yerleri ilk haftadan tüketirseniz sonlara doğru sıkıntı yaşadığınız zamanlarda hiçbir garantiniz kalmaz. Bu yüzden yeni açılan yerlere gidip, tehlikesiz olan en başta haritada açık olan yerleri son haftalara bırakmak bence en mantıklısı. Zaten belli bir dönemde de suç oranı artıyor, suç yaygınlaşıyor ve bu yeni açılan yerler de tehlikeli hale geliyor. Bu yüzden baştan buralara gitmekte fayda var.

Bir de çoğu rehberde şöyle vurun, böyle kırın diye bazı taktikler verilmiş gittiğiniz yerlerdeki insanlar için ama ben bunu ASLA önermiyorum. Sadece bir karakteri gözden çıkarıyorsanız bir kere denenebilir ki bütün silah ve cephaneyle birlikte o kişinin ölmesi ve o akşam eve hiç malzeme getirmediği gibi arkadaşları öldü diye herkesin depresyona girmesi riski de cabası. Bunun yerine yaptığınız bıçağı, silahı nöbetçilere bırakmanız ve sizin “barışçıl” yollarla malzeme edinmeniz çok daha yeğdir. Hem karakterler depresyona girip intihar etmez, evde herkes “Tek çare öldürmek miydi” diye kara kara dolaşmaz, hem de yaralanma-ölüm ve malzeme kaybı riski 0 şekilde garanti oynamış olursunuz. Peki silahları neden evde bırakıyoruz? Tabi ki eve bir saldırı olursa karşı konulabilsin diye. En az 2 silahınız olması durumunda eve giren saldırganlar ya hiçbir şey çalamadan alt ediliyor ya da çalsa bile sizin ekipteki yaralanmalar hafif oluyor. Bu gece saldırılarına karşı silah bulundurma önlemi çok hayati.

Loot – Takas ve Karakterler

Oyunda bir diğer temel mesele ise tabi ki yapılacak takaslar, haritada gezinirken geceleri bulacağımız malzemeler ve tüm bu işleri hangi karakterle yapacağımız kararı. Şimdi gelelim bu mevzuya…

Oyunda alet edevat gelişimi için en önemli olan şey, geceleri yağmalamaya gittiğimiz yerlerden topladığımız malzemeler (kısaca loot) ve takasçılarla yaptığımız değişimler. Bu konuda da şunu söylemeliyim ki kapıya gelen arkadaş ve kilisede bulunan kişi dışında kimseyle takas yapmayın. Gözlemlerime göre hem en karlı hem de en risksiz takasçılar bunlar.

Peki hangi malzemeleri toplayıp hangileriyle değiştirmeliyiz? Geceleri kim dışarı çıkmalı?

Ben burada şöyle bir yol izledim. En çok eşya taşıyabilen kişiyi hiç aç bırakmadan, yaralandığı an sargı bezi, hastalandığında hap vs. sürekli üzerine titreyerek, gündüzleri ise uyutarak her gece aynı karakteri yağmaya gönderdim. Bir tarafta az malzeme taşıyan (8 slotlu) Anton diğer tarafta 17’lik Boris varken Anton kusura bakmasın ama rahatlıkla “bizimla diyılsın” diyebiliyoruz. Ne yapalım savaştayız ve mümkün olduğu kadar çok kişiyi hayatta tutmaya çalışıyoruz.


Her gece yağmaya çıkan Boris kimseyi yaralayıp, öldürmediği, yaşlılardan çalmadığı ya da eser miktarda çaldığı için bu yolla psikolojisi de çok bozulmuyor. Eve geldiğinde yemek yedirip dinlendirip gece tekrar yollayabiliyorsunuz. Çalmadan nasıl hayatta kalıcaz diyebilirsiniz. Ama ben oyunda malzeme yokluğu olduğunu hiç düşünmüyorum. Çalmadan ya da en iyisi “az çalarak” diyelim, gayet hayatta kalınabiliyor. Hatta depresyon gibi şeyler uğraşıp, kayıplar vermediğiniz için daha bile kolaylaşıyor hayatta kalmak. Eve gelen ve yardım isteyenlerin tamamına da yardım ettim her seferinde. Hepsi ya moral, ya birkaç gün sonrasında minik hediye, yemek, malzeme ya da silah olarak geri döndü. Gerçekten “insani” yönden oynarsanız oyunu, bir bakacaksınız bitmiş bile.

Peki gece yağmalarında hedeflediğimiz malzemeler neler? Tabi ki her tür yiyecek ve ilaçlar ile sargı bezi. Bunun yanında tütün, elektrik parçaları, silah parçaları, şeker ve tabi ki mücevher. Öncelikle şunu kesinlikle anlayın ki gittiğiniz her yerde karşınıza çıkan tahtaları ya da kutu şeklindeki parçaları ASLA almamalısınız. Sırt çantasını bunlarla doldurmak berbat bir fikir. Her zaman yiyecek, sargı bezi, tütün vs. gibi nadir şeyler bulmaya çalışın. Bulana kadar çabalayın en azından. Hiçbir mekanda sadece malzeme yok, mutlaka güzel şeyler var. Yağmaya giderken kürek, maymuncuk, testere gibi aletleri de yanınıza alırsanız bu güzel şeyleri bulamamanız için hiçbir sebep yok.

Peki malzemeler önemli değil mi? Elbette önemli. Hatta evin gelişimi açısından en önemlisi belki de ama bu meseleyi şöyle çözüyoruz. Tütünleri sigara yaparak değerlendiriyoruz ya da yapabilirsek alkol üretiyoruz düzenli olarak. Savaş zamanında para yerine geçen bu sigaralardan birkaç tanesiyle bile 10 tane odun, malzeme vs. alabilirsiniz kapıya gelen takasçıdan. E o zaman yağmaya gittiğimizde sırt çantasını odunla veya parçalarla doldurmanın hiçbir mantığı yok.

Özet Olarak

* Karakterlerinizi depresyona sürükleyecek işlerden kaçının (yaşlılardan, hastaneden hırsızlık ya da silahsız insan öldürmek gibi)

* En çok slot bulundurabilen adamı “başyağmacı” yaparak sütünü, balını ihmal etmeyin (Tabi ki Boris’ten bahsediyorum :))

* Umudumuz herkesi yaşatmak ve kış döneminde herkes soğuk ve dolayısıyla hastalıktan kırılacağı için ilk günlerden yakıt depolamaya çalışın.

* Kış döneminde toplayabildiğiniz kadar kar toplayın. Yazın eritir eritir, kullanırsınız. Temiz su savaş döneminde önemli bir ihtiyaç.

* Yine kış döneminde psikolojisi bozuk bir vatandaş varsa, ona kapının önünde bir kardan adam yaptırıp moralini yükseltebilirsiniz.

* Radyonun sadece olması yetmez ara sıra siz de karaktere radyoyu açtırıp haberlere bakın.

* Oyun mantık çerçevesinde ilerliyor. Gerçekten empati kurup “ben olsam ne yapardım” mantığıyla haraket ederseniz hakikaten oyun kolaylaşıyor.

* Gitar yapın ille bir faydası oluyordur herhalde ama karakteri yönlendirip çaldırınca işe yaradığını niyeyse hiç görmedim. Çokta şeetmeyin yani, siz bilirsiniz.

* Maymuncuk, kürek ve oyunun sonlarına doğru bir testere ile yağmaya çıkarsanız birçok yerden mücevher bulup takas için kullanabilirsiniz.

* Silahlı insanların bulunduğu ve tehlikeli olan hemen hemen her mekanda fark edilmeden en uzak odaya dahi ulaşma şansınız var. Tek öğe sabır. Adamlar sürekli hareketli zaten. Mantığınızla alt edebilirsiniz. Öldüreyim şunları demeyin. Kendi karakterinden olursun, ertesi gün depresyona girer. Neden adam öldürdüm diye hayıflanırken intihar eder, yani kendini de öldürür.

* Aklıma geldikçe, oyunu oynadıkça daha da eklerim bu küçük notlardan. Son olarak: ♥♥♥♥ the War. Siz anladınız onu 🙂

SteamSolo.com